Pages

29 Nisan 2009 Çarşamba

Sakızlı Muhallebi

Malzemeler:

  • 1 litre süt
  • 4 kaşık un
  • 5 kaşık şeker
  • 1 damla sakızı
  • 1 parça margarin
Yapılışı :
Margarin hariç tüm  malzemeyi bir tencerede iyice karıştırın (çırpma teli veya mikser kullanabilirsiniz). Kısık ateşte karıştırarak pişirin, kaynamaya başlayınca içine bir parça margarin koyun iyice karıştırın, koyulaşana kadar pişirin. Piştikten sonra topaklanmalar varsa mikser ile çırpın.. Kaselere boşaltıp, oda sıcaklığına gelene kadar dışarıda, daha sonra buzdolabında soğutun..
Üzerini isteğe göre meyve parçaları, dövülmüş fındık veya ceviz ya da hindistan cevizi ile süsleyip servis yapın..

Afiyet olsun

1 Şubat 2009 Pazar

Adalar : Büyük Ada



Her ada farklı bir şehir gibi ve her ada bir önceki adadan daha büyük ve daha kalabalık.

Büyük ada da en büyük ve en kalabalık adaydı. En az zaman da buraya kalmıştı. 1 saat 15

dakika da Ayvalık'a benzettiğim bu adanın ancak rıhtım civarını dolaşabildim.



Kalabalığı istanbulu aratmıyor. Haftaiçi akşam üzeri olmasına rağmen sahildeki balık

lokantaları tıklım tıklım. Herkes mi izin kullandı bugün acaba?



Büyük Ada'ya bir gün bile yetecek görünmüyor. Faytonla dolaşmak en kolayı. Bisiklet

kiralayanlar da var ancak ben bisiklete binemiyorum. Bir de Aya irini'ye gitmek lazım tabii

ki ama daha erken bir saatte. Ben iskeleden yukarı doğru çıkarken kalabalık bir turist

grubu kliseden dönüyordu.



Hava da hafiften kararmaya başladı. Rüzgar da arttı. Üşümeye başladım yavaş yavaş.  Fayton

durağının etrafındaki birkaç sokağa girip çıktıktan sonra dikili taş ın olduğu meydandan

sağa doğru tırmanmaya başladım. Yeni yapılan bir otelin tabelesanı asıyorlardı o sırada

"Otel Panoroma". Gerçekten de panoramik manzarası olan bir yer olacak tamamlandığında.

Otelin hemen yanında kahve dünyası gördüm. Orada kahve içip, manzaranın ve kucağıma misafir olan kediyi okşamanın keyfini çıkardım.



Güneş batarken manzaraya son bir kez baktım, kediyi okşadım ve bostancıya gidecek vapura

doğru yürümeye başladım.. Vapura bindiğimde hava iyice kararmıştı. Ayaklarımın ağrıdığını o zaman farkettim. En son ne zaman bu kadar uzun yürümüştüm hatırlayamadım ama keyifli geçen bir günün mutluluğuyla ulaştım eve.



 

30 Ocak 2009 Cuma

Adalar : Heybeli Ada

Heybeli Ada Heybeli

Vapur iskelesine yaklaşırken ilk gözüme çarpan askeri lise oldu. Vapurdan inince kendimi

egede bir sahil kasabasında hissettim. Deniz kenarına dizilmiş balık restaurantlarının ve

cafelerin masaları mı, parke taşlı sokaklar mı bu izlenimi yarattı bilmiyorum ama

tatildeymiş hissi çok iyi geldi.



Heybeli Ada'da 2,5 saatlik vaktim vardı. Burada gezilecek birçok yer olduğunu biliyordum

ama kısa sürede hespini yetiştirmem mümkün ol♦madığı için daha çok ada sokaklarında

dolaşmayı ve rıhtıma çok uzak olmadığını düşündüğüm "Ayo Nikolaos Rum Ortodoks Kilisesi",  "İsmet İnönü Evi ve "H.Rahmi Gürpınar'ın evi" ydi. Pazartesi olduğu için müze evlerin kapalı olduğunu tahmin ediyordum yine de dışarıdan görmek için yola koyuldum.



İskeleden sağa dönüp, Ayo Nikola kilisenin sokağından içeri girdim. Oradan yukarıya doğru

tırmanarak geniş bir caddeye ulaştım. Caddeyi takip ederken "Sadri Bey Plajı" tabelası

gördüm. Ne kadar uzakta olabilir ki düşüncesiyle tabelsayı takip ettim. Güzel bahçeli,

güzel evlerle dolu güzel sokaklardan geçerek 20 dakika sonra plaja ulaştım. İskeleden tam

yarım saat sürmüş plaja ulaşmam.  Heybeli tahmin ettiğimden de büyükmüş. Plaj tabii ki

kapalıydı bu mevsimde. Adaya yaklaşırken görünen tesisin de burası olduğunu anladım.

Marmara da denize girmem diyenlerdenim ama deniz havası almak ve güneşlenmek için

düşünülebilir.

Plajdan ayrılıp, geldiğin caddenin daha ilersine bağlandım. H.Rahmi'nin evine daha çok

mesafe olduğunu öğrenince,  dönüşü de düşünerek gitmekten vazgeçtim. Yolda İnönü'nün evini gördüm. Belki açıktır diye şansımı denedim ancak kapalıydı.

Öğrendiğim kadarıyla heybeliada da her yere faytonla gidiliyormuş. Sadri Bey plajı da

iskleden 10 dakika sürüyormuş. Fayton durağının da telefonu varmış, istediğin yere

çağırabiliyormuşsun. Bir nevi taksiymiş burada faytonlar.

Faytonla turlar da yapılıyor. 2 çeşit tur var. Büyük tur 1 saat kadar sürüyormuş, fiyatı 55 YTL'ydi. Küçük tur ise 15 dk.  sürüyormuş ve 25 YTL'ydi. Tek kişi fiyat biraz yüksek geldi ve açıkcası tek başıma bilmediğim bir yerde tura da çıkmaya cesaret edemedim. Daha kalabalık gelindiğinde büyük turu denemek lazım.



Fayton turu da yapmayınca kalan zamanımı sahilde oturup, tekir tava ve salata yiyerek

değerlendirdim.  Mis gibi deniz havasının keyfini çıkardım. Buraya 2,5 saat yetmedi. En az

1 gün ayırmak lazım..



Büyükada'ya yolculuğum okul çıkışına denk geldi. Okuldan eve vapurla giden öğrencilerle

gürültülü ama kısa bir yolculuk yaparak son adaya ulaştım.



Ada'ya yaklaşırken

Heybeli

Deniz Lisesi

Heybeli

Liman

Heybeli

İnönü'nün Evi

Heybeli

Köşk

Heybeli

Bir sokak

Heybeli

Ayo Nikola

Heybeli

Fayton Durağı

Heybeli

Sadri Bey Plajı

Heybeli

29 Ocak 2009 Perşembe

Adalar : Burgaz Ada

Burgaz Ada

Burgaz Ada

İskele

Burgaz Ada

Yolda manzara

Burgaz Ada - Öğretmen Evi

Öğretmen evi
Burgaz Ada'ya iner inmez il hissettiğim yoğun at pisliği kokusuydu. Birkaç dakika içerisinde kokuya alışıp, yürümeye başladım. İskeleden sağa doğru devam ettim. Yol ayrımından yokuş yukarı çıkıp, sağlı sollu çok güzel evlerin, köşklerin olduğu yemyeşil bir sokakta yürüdüm. Köşklerin aralarında kalan boşluklardan, ağaçlar arasından muhteşem bir deniz manzarası görünüyordu.  Yol üzerinde öğretmen evi de vardı. Araştırmak lazım, böyle bir manzara da haftasonu geçirmek çok iyi gelebilir.
Boynumda fotoğraf makinemle beni gören bir amca yabancı turist zannetti beni. Durdurup, yavaş yavaş  ve yüksek sesle "Kı-zımmm tu-rist mi-sinnn?" dedi.  Cevabımı beklemeden heyecanlı heyecanlı eliyle yokuşu işaret ederek "Kal-pa-zan ka-ya" yı tarif etti.
Ben türkçe cevap  verince çok şaşırdı adamcağız.  Yol ne kadar sürer diye sorduğumda yolu yarıladığımı ama 20 dakika kadar daha yolum olduğunu öğrendim. Demek ki kalpazankaya ya faytonla gitmek lazımmış. Vapur a 1 saatten az vaktim kalmıştı, vapuru kaçırma riskini göze alamadığım için kalpazankayayı bir sonraki ziyarete bıraktım.

Burgaz Ada

İskeleye dönüş

Burgaz Ada

Sait Faik'in evi

Burgaz Ada

Sokak


Sait Faik'in evinin burada olduğunu ve şu an müze olarak gezilebildiğini okumuştum gelmeden önce. Pazartesi olduğunu için kapalı olduğunu tahmin ettim, en azından dışarıdan görürüm diye düşünerek Sait Faik'in evini bulmak üzere iskeleye geri döndüm.

İskele'yi geçince bir karakol görüp, oradaki polislere sordum. Çok da yakınlarda bir yerdeymiş. Karakolun sokağının sonunda küçük bir meydan ve hemen sağda da bir kilise vardı. Kilisenin karşısındaki çiçek bahçesinin hemen arkasında da Sait Faik'in evi duruyordu. Maalesef tadilat nedeniyle ziyarete kapalıymış. Burgaz Ada'nın çiçekli bahçelerle dolu sokakların keyfini çıkara çıkara iskeleye geri döndüm ve beni Heybeli Ada'ya götürecek vapuru beklemeye başladım.
Burgaz - Heybeli Yolculuğu



Burgaz Ada Burgaz Ada

27 Ocak 2009 Salı

Adalar : Kınalı Ada

İstanbul'da yaşayıp, İstanbul'u yeterince yaşayamamaktan şikayet ediyorum bir süredir.Yıllık iznimin son haftasını İstanbul'a, İstanbul'u trafiğin az olduğu saatinde yaşamaya ayırdım geçen kasım ayında. İlk gün de Adalar'ın. Burnumun dibinde olup, bir türlü gitmeye vakit ayıramadığım yerlerden. Öğrenciyken arkadaşlarla büyük adaya pikniğe gitmiştik. Çok güzel bir gün geçirmiştik ancak sadece piknik alanını görmüştük adanın. Dönüşte son vapuru kaçırıp, bizi bostancıya götürecek bir motor bulmuştuk. Keyifli bir günün ada'da mahsur kalma korkusuyla bitmesinden midir bilmiyorum, bir daha ne büyük adaya, ne de diğerlerine gidemedim hiç.
Öncesinde vapur saatlerini inceleyip, tüm adalara ortalama 1,5 saatlik zaman verecek şekilde yolculuk planımını yaptım. Pazartesi sabahı saat 9:05'de, Kadıköy'deki Beşiktaş iskelesinin bitişiğindeki adalar iskelesinden 5 dk. gecikmeli yola çıktık. Fotoğraf makinemin pillerinin zayıfladığını, vapurdan kadıköyü çekmek istediğimde farkettim.
Kınalıada'da duracel pil bulma umudumu kaybetmeden, denize karşı çay içmenin keyfini sürdüm Kınalı Ada'ya kadar.

Kınalı Ada Kınalı Ada
Kınalı adayı tek kelime ile anlatın deseler bu kelime kesinlikle "huzur" olurdu. Adaya yaklaşırken ilk göze çarpan görüntü, ne adanın yeşilliği ne de güzel evleri. Radyo vericileri ve çanak antenlerin çirkinliği gözünüze batıyor. Ancak adaya indiğinizde sakinlik, evlerin güzelliği ve denizin berraklığı bastırıyor antenlerin görüntüsünü.
Kınalı Ada Kınalı Ada Kınalı Ada Kınalı Ada Kınalı Ada
Kadıköy'e en yakın ada burası. Yaklaşık yarım saatde varıyorsunuz. Vapurdan 2 kişi ile birlikte indik bu sakin adaya. İlk işim iskelenin yanındaki minik adadan fotoğraf makineme pil almak oldu. İskelenin sol tarafından sahili takip edip, minicik çarşının içinden geçerek dolaşmaya başladım adayı. . Bir martı ile köpeğin oyunlarını izledim bir süre. Sokaklarda gördüğüm kedilerin fotoğraflarını çekmeye çalıştım. Ancak tüm kediler, ben durur durmaz yanıma gelip kendilerini sevdirmeye çalıştıkları için düzgün fotoğraf çekemedim.Hiç bu kadar cana yakın kedi ve köpeği bir arada görmemiştim.
Begonvillerle dolu bahçelerin olduğu çok güzel evler var. Tam bir sayfiye kasabasını andırıyor. Sessiz, sakin, deniz kokulu.. Sokaklarda insandan çok kedi ve köpek var. İstanbul'a bu kadar yakın ama istanbul'un karmaşası ve kalabalığından bu kadar uzak bir yer olması çok şaşırtıcı. Bir termos dolusu kahve, bir kucak dolusu kedi-köpek maması ile gelip, deniz kenarında kitap okumanın tadını çıkarmak lazım..


Kınalı Ada Kınalı Ada Kınalı Ada Kınalı Ada

18 Ocak 2009 Pazar

Ekmek Makinasında Mısır Ekmeği

3 hafta kadar önce, bir arkadaşımın tavsiyesi ile Kenwood BM250 ekmek makinesi aldık. Evde yapılan ekmek hazır alınanlara göre çok lezzetli .  Ekmekler bu kadar lezzetli, hazırlaması da bu kadar kolay olunca hızla kilo da almaya başladık maalesef. Yine de değişik ekmekler denemeden duramıyorum. En son mısır ekmeğini denedim. Etrafta bulduğum birkaç tarifi tahmini olarak kendi makineme uyarladım.  Nasıl olacağını bilemedim ama sonuç harikaydı. Bundan sonra sıkça yapacağım ekmeklerden biri olacak sanırım.



İşte tarif:


  • 100 ml su (ılık olacak)

  • 140 ml süt (ılık olacak)

  • 1 tbsp zeytinyağı

  • 100 gr mısır unu

  • 250 gr beyaz un (mısır ekmeği tariflerinde kepekli un kullanılmaması tavsiye ediliyordu)

  • 1 tbsp bal

  • 1 tsp şeker

  • 1 tbsp kuru maya

  • isteğe göre haşlanmış mısır (suyu iyice süzülmüş)

Öncelike su ve sütü hazneye koyuyoruz. Zeytinyağını suyun üzerine koyuyoruz. Sıvı karışımın üzerini örtecek şekilde un+mısır unu karışımını ekliyoruz.  Tuz, şeker, bal ve maya nın farklı köşelere koyuyoruz.  Mayanın kesinlikle şeker veya bal ile temas etmemesi gerekiyor.



Glutensiz ekmek programında (2:20 dakika) pişiriyoruz.  Eğer haşlanmış mısır eklemek istiyorsanız, glutensiz ekmek programında malzeme ekleme zamanı ayrı olmadığı için başlangıçta eklemek gerekiyor. Karıştırmaya başladıktan 5dk kadar sonra mısırları ekleyebilirsiniz.



Ölçüler:

1 tbsp (table spoon) = 1 yemek kaşığı = 15 ml

1 tsp    (tea spoon) = 1 çay kaşığı = 5 ml



Not:

Ekmek o kadar hızlı tükendi ki, fotoğraf çekme fırsatım olmadı. Fotoğrafı en kısa sürede ekleyeceğim.