Her ada farklı bir şehir gibi ve her ada bir önceki adadan daha büyük ve daha kalabalık.
Büyük ada da en büyük ve en kalabalık adaydı. En az zaman da buraya kalmıştı. 1 saat 15
dakika da Ayvalık'a benzettiğim bu adanın ancak rıhtım civarını dolaşabildim.
Kalabalığı istanbulu aratmıyor. Haftaiçi akşam üzeri olmasına rağmen sahildeki balık
lokantaları tıklım tıklım. Herkes mi izin kullandı bugün acaba?
Büyük Ada'ya bir gün bile yetecek görünmüyor. Faytonla dolaşmak en kolayı. Bisiklet
kiralayanlar da var ancak ben bisiklete binemiyorum. Bir de Aya irini'ye gitmek lazım tabii
ki ama daha erken bir saatte. Ben iskeleden yukarı doğru çıkarken kalabalık bir turist
grubu kliseden dönüyordu.
Hava da hafiften kararmaya başladı. Rüzgar da arttı. Üşümeye başladım yavaş yavaş. Fayton
durağının etrafındaki birkaç sokağa girip çıktıktan sonra dikili taş ın olduğu meydandan
sağa doğru tırmanmaya başladım. Yeni yapılan bir otelin tabelesanı asıyorlardı o sırada
"Otel Panoroma". Gerçekten de panoramik manzarası olan bir yer olacak tamamlandığında.
Otelin hemen yanında kahve dünyası gördüm. Orada kahve içip, manzaranın ve kucağıma misafir olan kediyi okşamanın keyfini çıkardım.
Güneş batarken manzaraya son bir kez baktım, kediyi okşadım ve bostancıya gidecek vapura
doğru yürümeye başladım.. Vapura bindiğimde hava iyice kararmıştı. Ayaklarımın ağrıdığını o zaman farkettim. En son ne zaman bu kadar uzun yürümüştüm hatırlayamadım ama keyifli geçen bir günün mutluluğuyla ulaştım eve.