Pages

30 Ocak 2009 Cuma

Adalar : Heybeli Ada

Heybeli Ada Heybeli

Vapur iskelesine yaklaşırken ilk gözüme çarpan askeri lise oldu. Vapurdan inince kendimi

egede bir sahil kasabasında hissettim. Deniz kenarına dizilmiş balık restaurantlarının ve

cafelerin masaları mı, parke taşlı sokaklar mı bu izlenimi yarattı bilmiyorum ama

tatildeymiş hissi çok iyi geldi.



Heybeli Ada'da 2,5 saatlik vaktim vardı. Burada gezilecek birçok yer olduğunu biliyordum

ama kısa sürede hespini yetiştirmem mümkün ol♦madığı için daha çok ada sokaklarında

dolaşmayı ve rıhtıma çok uzak olmadığını düşündüğüm "Ayo Nikolaos Rum Ortodoks Kilisesi",  "İsmet İnönü Evi ve "H.Rahmi Gürpınar'ın evi" ydi. Pazartesi olduğu için müze evlerin kapalı olduğunu tahmin ediyordum yine de dışarıdan görmek için yola koyuldum.



İskeleden sağa dönüp, Ayo Nikola kilisenin sokağından içeri girdim. Oradan yukarıya doğru

tırmanarak geniş bir caddeye ulaştım. Caddeyi takip ederken "Sadri Bey Plajı" tabelası

gördüm. Ne kadar uzakta olabilir ki düşüncesiyle tabelsayı takip ettim. Güzel bahçeli,

güzel evlerle dolu güzel sokaklardan geçerek 20 dakika sonra plaja ulaştım. İskeleden tam

yarım saat sürmüş plaja ulaşmam.  Heybeli tahmin ettiğimden de büyükmüş. Plaj tabii ki

kapalıydı bu mevsimde. Adaya yaklaşırken görünen tesisin de burası olduğunu anladım.

Marmara da denize girmem diyenlerdenim ama deniz havası almak ve güneşlenmek için

düşünülebilir.

Plajdan ayrılıp, geldiğin caddenin daha ilersine bağlandım. H.Rahmi'nin evine daha çok

mesafe olduğunu öğrenince,  dönüşü de düşünerek gitmekten vazgeçtim. Yolda İnönü'nün evini gördüm. Belki açıktır diye şansımı denedim ancak kapalıydı.

Öğrendiğim kadarıyla heybeliada da her yere faytonla gidiliyormuş. Sadri Bey plajı da

iskleden 10 dakika sürüyormuş. Fayton durağının da telefonu varmış, istediğin yere

çağırabiliyormuşsun. Bir nevi taksiymiş burada faytonlar.

Faytonla turlar da yapılıyor. 2 çeşit tur var. Büyük tur 1 saat kadar sürüyormuş, fiyatı 55 YTL'ydi. Küçük tur ise 15 dk.  sürüyormuş ve 25 YTL'ydi. Tek kişi fiyat biraz yüksek geldi ve açıkcası tek başıma bilmediğim bir yerde tura da çıkmaya cesaret edemedim. Daha kalabalık gelindiğinde büyük turu denemek lazım.



Fayton turu da yapmayınca kalan zamanımı sahilde oturup, tekir tava ve salata yiyerek

değerlendirdim.  Mis gibi deniz havasının keyfini çıkardım. Buraya 2,5 saat yetmedi. En az

1 gün ayırmak lazım..



Büyükada'ya yolculuğum okul çıkışına denk geldi. Okuldan eve vapurla giden öğrencilerle

gürültülü ama kısa bir yolculuk yaparak son adaya ulaştım.



Ada'ya yaklaşırken

Heybeli

Deniz Lisesi

Heybeli

Liman

Heybeli

İnönü'nün Evi

Heybeli

Köşk

Heybeli

Bir sokak

Heybeli

Ayo Nikola

Heybeli

Fayton Durağı

Heybeli

Sadri Bey Plajı

Heybeli

29 Ocak 2009 Perşembe

Adalar : Burgaz Ada

Burgaz Ada

Burgaz Ada

İskele

Burgaz Ada

Yolda manzara

Burgaz Ada - Öğretmen Evi

Öğretmen evi
Burgaz Ada'ya iner inmez il hissettiğim yoğun at pisliği kokusuydu. Birkaç dakika içerisinde kokuya alışıp, yürümeye başladım. İskeleden sağa doğru devam ettim. Yol ayrımından yokuş yukarı çıkıp, sağlı sollu çok güzel evlerin, köşklerin olduğu yemyeşil bir sokakta yürüdüm. Köşklerin aralarında kalan boşluklardan, ağaçlar arasından muhteşem bir deniz manzarası görünüyordu.  Yol üzerinde öğretmen evi de vardı. Araştırmak lazım, böyle bir manzara da haftasonu geçirmek çok iyi gelebilir.
Boynumda fotoğraf makinemle beni gören bir amca yabancı turist zannetti beni. Durdurup, yavaş yavaş  ve yüksek sesle "Kı-zımmm tu-rist mi-sinnn?" dedi.  Cevabımı beklemeden heyecanlı heyecanlı eliyle yokuşu işaret ederek "Kal-pa-zan ka-ya" yı tarif etti.
Ben türkçe cevap  verince çok şaşırdı adamcağız.  Yol ne kadar sürer diye sorduğumda yolu yarıladığımı ama 20 dakika kadar daha yolum olduğunu öğrendim. Demek ki kalpazankaya ya faytonla gitmek lazımmış. Vapur a 1 saatten az vaktim kalmıştı, vapuru kaçırma riskini göze alamadığım için kalpazankayayı bir sonraki ziyarete bıraktım.

Burgaz Ada

İskeleye dönüş

Burgaz Ada

Sait Faik'in evi

Burgaz Ada

Sokak


Sait Faik'in evinin burada olduğunu ve şu an müze olarak gezilebildiğini okumuştum gelmeden önce. Pazartesi olduğunu için kapalı olduğunu tahmin ettim, en azından dışarıdan görürüm diye düşünerek Sait Faik'in evini bulmak üzere iskeleye geri döndüm.

İskele'yi geçince bir karakol görüp, oradaki polislere sordum. Çok da yakınlarda bir yerdeymiş. Karakolun sokağının sonunda küçük bir meydan ve hemen sağda da bir kilise vardı. Kilisenin karşısındaki çiçek bahçesinin hemen arkasında da Sait Faik'in evi duruyordu. Maalesef tadilat nedeniyle ziyarete kapalıymış. Burgaz Ada'nın çiçekli bahçelerle dolu sokakların keyfini çıkara çıkara iskeleye geri döndüm ve beni Heybeli Ada'ya götürecek vapuru beklemeye başladım.
Burgaz - Heybeli Yolculuğu



Burgaz Ada Burgaz Ada

27 Ocak 2009 Salı

Adalar : Kınalı Ada

İstanbul'da yaşayıp, İstanbul'u yeterince yaşayamamaktan şikayet ediyorum bir süredir.Yıllık iznimin son haftasını İstanbul'a, İstanbul'u trafiğin az olduğu saatinde yaşamaya ayırdım geçen kasım ayında. İlk gün de Adalar'ın. Burnumun dibinde olup, bir türlü gitmeye vakit ayıramadığım yerlerden. Öğrenciyken arkadaşlarla büyük adaya pikniğe gitmiştik. Çok güzel bir gün geçirmiştik ancak sadece piknik alanını görmüştük adanın. Dönüşte son vapuru kaçırıp, bizi bostancıya götürecek bir motor bulmuştuk. Keyifli bir günün ada'da mahsur kalma korkusuyla bitmesinden midir bilmiyorum, bir daha ne büyük adaya, ne de diğerlerine gidemedim hiç.
Öncesinde vapur saatlerini inceleyip, tüm adalara ortalama 1,5 saatlik zaman verecek şekilde yolculuk planımını yaptım. Pazartesi sabahı saat 9:05'de, Kadıköy'deki Beşiktaş iskelesinin bitişiğindeki adalar iskelesinden 5 dk. gecikmeli yola çıktık. Fotoğraf makinemin pillerinin zayıfladığını, vapurdan kadıköyü çekmek istediğimde farkettim.
Kınalıada'da duracel pil bulma umudumu kaybetmeden, denize karşı çay içmenin keyfini sürdüm Kınalı Ada'ya kadar.

Kınalı Ada Kınalı Ada
Kınalı adayı tek kelime ile anlatın deseler bu kelime kesinlikle "huzur" olurdu. Adaya yaklaşırken ilk göze çarpan görüntü, ne adanın yeşilliği ne de güzel evleri. Radyo vericileri ve çanak antenlerin çirkinliği gözünüze batıyor. Ancak adaya indiğinizde sakinlik, evlerin güzelliği ve denizin berraklığı bastırıyor antenlerin görüntüsünü.
Kınalı Ada Kınalı Ada Kınalı Ada Kınalı Ada Kınalı Ada
Kadıköy'e en yakın ada burası. Yaklaşık yarım saatde varıyorsunuz. Vapurdan 2 kişi ile birlikte indik bu sakin adaya. İlk işim iskelenin yanındaki minik adadan fotoğraf makineme pil almak oldu. İskelenin sol tarafından sahili takip edip, minicik çarşının içinden geçerek dolaşmaya başladım adayı. . Bir martı ile köpeğin oyunlarını izledim bir süre. Sokaklarda gördüğüm kedilerin fotoğraflarını çekmeye çalıştım. Ancak tüm kediler, ben durur durmaz yanıma gelip kendilerini sevdirmeye çalıştıkları için düzgün fotoğraf çekemedim.Hiç bu kadar cana yakın kedi ve köpeği bir arada görmemiştim.
Begonvillerle dolu bahçelerin olduğu çok güzel evler var. Tam bir sayfiye kasabasını andırıyor. Sessiz, sakin, deniz kokulu.. Sokaklarda insandan çok kedi ve köpek var. İstanbul'a bu kadar yakın ama istanbul'un karmaşası ve kalabalığından bu kadar uzak bir yer olması çok şaşırtıcı. Bir termos dolusu kahve, bir kucak dolusu kedi-köpek maması ile gelip, deniz kenarında kitap okumanın tadını çıkarmak lazım..


Kınalı Ada Kınalı Ada Kınalı Ada Kınalı Ada