Öncesinde vapur saatlerini inceleyip, tüm adalara ortalama 1,5 saatlik zaman verecek şekilde yolculuk planımını yaptım. Pazartesi sabahı saat 9:05'de, Kadıköy'deki Beşiktaş iskelesinin bitişiğindeki adalar iskelesinden 5 dk. gecikmeli yola çıktık. Fotoğraf makinemin pillerinin zayıfladığını, vapurdan kadıköyü çekmek istediğimde farkettim.
Kınalıada'da duracel pil bulma umudumu kaybetmeden, denize karşı çay içmenin keyfini sürdüm Kınalı Ada'ya kadar.
Kınalı Ada
Kınalı adayı tek kelime ile anlatın deseler bu kelime kesinlikle "huzur" olurdu. Adaya yaklaşırken ilk göze çarpan görüntü, ne adanın yeşilliği ne de güzel evleri. Radyo vericileri ve çanak antenlerin çirkinliği gözünüze batıyor. Ancak adaya indiğinizde sakinlik, evlerin güzelliği ve denizin berraklığı bastırıyor antenlerin görüntüsünü.
Kınalı adayı tek kelime ile anlatın deseler bu kelime kesinlikle "huzur" olurdu. Adaya yaklaşırken ilk göze çarpan görüntü, ne adanın yeşilliği ne de güzel evleri. Radyo vericileri ve çanak antenlerin çirkinliği gözünüze batıyor. Ancak adaya indiğinizde sakinlik, evlerin güzelliği ve denizin berraklığı bastırıyor antenlerin görüntüsünü.
Begonvillerle dolu bahçelerin olduğu çok güzel evler var. Tam bir sayfiye kasabasını andırıyor. Sessiz, sakin, deniz kokulu.. Sokaklarda insandan çok kedi ve köpek var. İstanbul'a bu kadar yakın ama istanbul'un karmaşası ve kalabalığından bu kadar uzak bir yer olması çok şaşırtıcı. Bir termos dolusu kahve, bir kucak dolusu kedi-köpek maması ile gelip, deniz kenarında kitap okumanın tadını çıkarmak lazım..
0 yorum:
Yorum Gönder