Pages

19 Ağustos 2008 Salı

Bir Palamutbükü Molası

Sürekli bir koşuşturma ve hareket halinde geçen İstanbul günlerine biraz mola verelim istedik. Artık yaşlanıyor muyum, İstanbul'daki hareketlilikten mi yoruldum bilmiyorum ama deniz kenarında, sessiz, sakin bir tatil istedim bu sene.
Kalabalık ve gürültülü ortamlarla hiç barışamamış, deniz kenarında oturup, püfür püfür esen deniz rüzgarını dinlerken birasını yudumlama hayalleri kuran eşim de çok sevdi bu fikri.
Uzun süren araştırmalar sonrasında Datça-Palamutbükü'ne gitmeye karar verdik
İzmir molalı bir yolculuk sonrası Palamutbüküne ulaştık. Bizi pırıl pırıl, tertermiz, berrak bir deniz , rengarenk taşlarla dolu bir sahili bekliyordu.
Palamutbükü Sahil Palamutbükü Sahil Palamutbükü Denizden
Deniz kısa mesafede derinleşiyor. Yüzme bilmeyenler ve özellikle çocuklar için dikkat edilmesi gerek. 10 gün boyunca hiç dalgalı görmedik denizi ama rüzgarlı havalarda akıntı oluyordu. İstanbul'a yağmur yağdığında, Datça'da rüzgar oluyormuş. http://www.windguru.com adresinden bahsetti Tuna Restaurant'dan Şeref Bey ve orada bulunduğumuz süre içerisinde, rüzgar tahminleri saat saat doğru çıktı web sitesinin.
Sahil boyunca restaurantların masaları sıralanmış. Aradan toprak bir yol geçiyor. Yolun karşısında restaurantların mutfakları var. Buradaki restaurantların büyük bir çoğunluğu aynı zamanda pansiyon olarak da hizmet veriyor. Neyseki henüz büyük otel kurulup, buranın sıcak ve içten ortamını öldürmemiş. Sahil yolu maalesef çok kötü. Duyduğumuza göre birkaç yıl önce belediye, parke taş döşemek için asfaltı kaldırmış ve o şekilde bırakmış. Sürekli toz toprak ve ayağınıza takılıp, size düşürmeye hazır bekleyen koca taşlar var. Restuarant sahipleri toz kalkmasın diye kendi bölgelerindeki yolu sürekli ıslatıyorlar.
Kıvanç Restaurant'da akşam
Kıvanç dan deniz
Tuna Restaurant'da mehtap
Tuna da mehtap
Kıvanç Restaurant'da mehtap
Kıvanç

Sessizlik, sakinlik arıyoruz ya, kaldığımız yer denizin dibinde olmasın, geceleri gürültüden uyuyamayız diye düşündük ve denize 3-4 dakikalık yürüme mesafesinde olan Palmiye Otel'e karar verdik. Ancak gidince gördük ki, Palamutbükünde gürültüye neden olacak hiç bir yer yok. Sadece Kumburnu'nda akşamları canlı müzik yapıyorlar, o da çok geç saatlere kalmadan bitiyor Biz de içleri geçmiş gençler olarak geceleri Kumburnu'ndan uzak durduk :) Birkaç öğlen yemeğinde muhteşem salatalarının tadına bakmayı ihmal etmedik tabii ki. Çalışanların sıcak ve nazik davranışları da yemeklerin keyfini arttırdı. Boş olan bir odayı da görme fırsatı da bulduk. 2 kişilik, minicik, sevimli bir odaydı ve büyüleyici bir deniz manzarası vardı.Kaldığımız otelle denizin arasındaki mesafe, yolun kötü olmasından da uzun gelmiş olabilir bize.

Palmiye Otel - Teras Palmiye Otel, palamutbükünün en şık görünen binalarından biri. İçerisinde birçok ağaç , bir hamak olan, güzel bir bahçesi var ama akşam rüzgardan, gündüz sıcaktan oturulmuyor bahçede.Sabahları domates, salatalık, tek çeşit beyaz peynir, minik paketlerde bal,reçel,tereyağ (Datça gibi bir bal cennetinde sıradan paket bal hayal kırıklığı yaratıyor),çay ve meyve suyundan oluşan, minik tabaklarda servis yapıldığından mı, çeşidin azlığından mı anlayamadığımız, gözü doyurmayan ama karnı doyuran bir kahvaltı veriyorlar. Kahvaltı saatleri de maalesef 9:00-10:30 arası olduğundan, denizin en güzel olduğu sabah saatlerinin tam keyfini süremeden kahvaltıya gelmek gerekiyor..
Odalar taştan oyulmuş izlenimi veriyor. Değişik, sevimli bir dekorasyonu var. Yatak karyola yerine direk taş içine oturtulmuş. Odaların bahçeye bakan balkonları var ve hiç bir balkon diğerini görmeyecek şekilde yapılmış. Odalar ve otel temiz. Penye çarşaflar güzel ancak havlu çarşaflar yıkanmaktan sertleştiği için yattığınızda rahatsız edebiliyor. Sıcak su güneş enerjisi ile sağlanıyor. Uygun su sıcaklığını ayarlamayı öğrenene kadar birkaç gün buz gibi suyla duş aldık. Otelde yemek olarak kahvaltı dışında birşey yok. Ama içecek, dondurma,diş macunu, şampuan gibi ihtiyaçlarınızı bakkala gitmeden de temin edebiliyorsunuz. Lobi denilebilecek yerde bir televizyon, birkaç masa ve wireless internet hizmeti var.
Palmiye Otel - Balkon
Tahinli Tatl1Bükün en güzel kıyısı Tuna Restaurant, Aylin'in Ahşap Evleri ve Kumburnu tarafında. Diğer taraf limana yakın olduğundan deniz keyfi için Tuna Restaurant'ın plajını seçtik. Buradaki tek eksiklik tüm şemsiyelerin hasırdan yapılmış olmasıydı. Hasırların arasından sızan güneşte farklı tonlarda bronzlaşmamak için şemsiyelerin altında pek durmadık.Güneşten ve sıcaktan bunaldığımızda masalara koşup, soğuk birşeyler içerek ferahladık. Akşam yemeklerinin çoğunu da Tuna Restaurant'da yedik.. Sağolsunlar Şeref Bey ve ekibi rahat etmemiz için ellerinden geleni yaptılar. Denediğimiz tüm restaurantların olduğu gibi Tuna'nın balıkları da çok güzel ama but ile yaptıkları tavuk şiş muhteşem. Patates kızartması yasak yemek olmasından mıdır, Datça'nın havasından suyundan mıdır bilemedik ama ayrı bir lezzetliydi. Bira - patates kaçamağı yapmadan edemedik. Tahin helvasını eriterek yaptıkları tatlı biraz yoğun ancak balıktan sonra ekmeği bandırarak yemesi çok keyifli. Dondurma ile servis yaptıkları şeftali tatlısı ise muhteşem.. Bir de Büyük dilimlenmiş bademli ev baklavasına benzeyen Datça'nın meşhur damat tatlısı var tabii ki. Birkaç kez sabah deniz keyfinden sonra otelin sıradan kahvaltısı yerine Tuna'da serpme kahvaltı keyfi yaptık. Getirdikleri bal ve zeytin çok lezzetliydi. Menemeni de süper yapıyorlar.
Tüm restaurantlar müşterilere, müşteriden çok misafir gibi davranıyorlar. Palamutbükünün fazlaca müdavimi var ve müşteriden çok ahbap olmuşlar restaurant çalışanları ile. Çalışanlar çok ilgili, sıcak kanlı ve hoş sohbet. Size şımartmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Mutfaklar pırıl pırıl. Sadece İstanbul'da alışkın olduğumuz hız yok. Özellikle ızgaralar yavaş oluyor.
Günde 2 öğün kabak çiçeği dolması yedik. Hiçbiri annem kadar güzel yapamasa da, en güzel çiçek dolmasını Kıvanç Restaurant ve Nostalgy restaurant'da Meral hanım'dan yedik. Meral hanım'ın kendi elleriyle sardığı zeytinyağlı yaprak sarma ve sebze yemekleri de çok lezzetliydi.
Deniz börülcesi pişirmeyi henüz öğrenememiş palamutbükü aşçıları. Pişirmeden önce yeterince tuzunu mu arıtmıyorlar, pişirirken tuz mu koyuyorlar bilmiyorum ama genelde tuzlu yapıyorlar. En lezzetli deniz börülcesini Badem'de yedik. Badem'i denediğimiz akşam, ne yesem diye bakınırken bir deniz levreki gördüm ama çok büyüktü. Eşimi balık yeme konusunda ikna etmeye çalışıyordum. Eşim de canım kılçık ayıklamak istemiyor, ben başka birşey yiyeceğim dedi. Bunu duyan şeflerden biri, kılçıkları ayıklamayı teklif etti ve levreği ızgarada pişirip, gerçekten de kılçıklarını ayıklayıp servis yaptı.. Hayatımda yediğimiz en lezzetli balıklardan biriydi..
Hayıtbükü Hayıtbükü Palamutbükü'ne geldikten sonra birkaç gün hiç bir yere kıpırdamadık Dinlenip, yeterince enerji topladığımız ve paramızın da bitmeye yüz tuttuğu bir gün para çekmek için Datça'ya gittik. Datça'dan dönerken Mesudiye sapağından girip, Hayıtbükü'ne uğradık. Hayıtbükü'nü daha büyük bir yer olarak hayal etmişim sanırım, Palamutbükü ile karşılaştırılınca minik kalan koy, kısacık bir sahil şeridi ile karşılaşınca şaşırdım. Sahilde biraz dolaşıp, hemen yanındaki Ovabükü'ne gittik. Ovabükünün sahili Hayıtbükü'ne göre daha büyük ve çok sakindi. Rüzgarlı bir güne denk geldiğimiz için deniz dalgalı ve bulanıktı. Bol ağaçlı bir bahçesi olan Gülcan Pansiyon da dondurma molası verdikten sonra dönüş yoluna geçtik.. Dönüşte nereye gittiğine dair bir işaret olmayan bir yol gördük ve merakımıza yenilerek yola girdik. İleride elle yazılmış "P.Bükü" tabelası gördük. Ovabükü-Palamutbükü arasında bir sahil yolu varmış ve biz tesadüfen bu yola girmişiz.
Ovabükü OvaBükü

Yolda biraz ilerleyince Ovabükü'ne tepeden bakan müthiş bir manzarayla karşılaştık.Bildiğin yol en kısa yoldur tezini çürütmüş olduk. Etkileyici deniz ve doğa manzarası eşliğinde, yolda bolca durup, fotoğraf molaları vererek 40 dakikada Palamutbükü'ne ulaştık. (Daha sonra aynı yol 15 dk. sürdü) Palamutbüküne gelmeden, bir tanesine araba ile girme olanağı olan iki koy gördük. Turkuaz ile mavi arasında birçok renk tonunu birarada gördük.Birinin akvaryum koyu olduğunu tahmin ettik ama hangisi olduğundan emin olamadık. Sağ tarafta fotoğrafı görünen, ovabüküne daha yakın olan ve diğerine göre daha büyük olan koy. Sol taraftaki de palamutbüküne yakın olan koy. Ovabükü Ovabükü Yukaridan
AkvaryumAkvaryum koyu
Bir sonraki gün yakınlarda tatil yapan arkadaşımıza gezdiğimiz büklerden bahsettik. Değişiklik olsun diye başka bir bükte deniz girmek ve akşam yemeğini yemek için hep beraber yola çıktık. Hayıtbüküne gidince, bir önceki gidişimizde gördüğümüz ama yol kötü göründüğü için girmeye cesaret edemediğimiz yola saptık. Sadece tek bir arabanın sığabildiği, 10 metre sonrasının virajlar nedeniyle görülemediği, neyseki çok uzun olmayan, dar bir toprak yoldan Hayıtbükü'nün karşısındaki kıyıya ulaştık.. Gittiğimiz yer Gabaklar pansiyon ve Kızılbük ahşap evlerinin ortak kullandığı bir plajmış.. Ağaçların altına arabayı bırakıp, ahşap müstail evlere iç geçirerek baktıktan sonra, çok hoş bir restaurant ve yeşilliklerden oluşmuş bir koridorun içinden geçerek sahile ulaştık.. Kum bir plajı, plastikten yapılmış ve üzerinde yürüdükçe hareket eden bir iskelesi bir koydu burası. Çardak şeklinde yapılmış gölgeliklerin altına konulmuş şezlonglara kurulduk hemen. Bir süre sonra nedense kendimizi Lost dizindeki Ada'da hissetmeye başladık.. Hayıtbükü ile Ovabükünü ayıran, denize uzanmış dağı, Lost'daki adanın karşısındaki küçük adaya benzettik. Etrafta bolca yeşillik ve palmiye olması, tüm koyun sadece buraya ait olması gibi etkenler de bu hissiyatımız arttırdı.. Denizin içinden yüzerek çıkacak Sawyer'ı bekledik bir süre. Gelmeyince Jack ve Kate ile beraber adanın diğer tarafına gittiğini düşünüp beklemekten vazgeçtik.. Gabaklar'da denize giren kadar herşey çok güzeldi. Denizin dibi çok büyük, koyu renkli kayalarla doluydu. Bu kayalar denizin rengini olduğundan da koyu gösteriyordu.. Fazla akıntı olmamasından herhalde deniz suyu sıcaklığı yüksekti. Dönüşte karanlığa kalmamak için, akşam yemeğine biraz erkence başladık.. Yemek sırasında bize eşlik eden arı ordusu da yemek süresi oldukça azalttı. Çözüm olarak fincanda türk kahvesi yakıp, duman yapıyorlar ama duman arılardan çok bizi kaçırdı. Ayrıca başka bir masaya koyduğumuz balık artıkları, arıları bir süre bizden uzaklaştırmaya yetti. Bir blogda okumuştum Gabaklar'da çiçek dolması çok güzel oluyor diye ama ustanın kötü bir gününe mi denk geldik bilmiyorum, yediğimiz en kötü çiçek dolması buradaydı. O akşam çok fazla hava kararmadan lost adasından çıktık ve palamutbüküne, sevgili Tuna restaurantımıza geldik. Dolunay'da sahilde oturup meyve-rakı partisi yaptık ve geceyi mehtapda yüzerek tamamladık.
Gabaklar Plaj
Gabaklar Plaj Sol Taraf
Gabaklar Plaj-Restaurant Yolu
Gabaklar Yeşil Koridor
Gabaklar - Hayıtbükü manzarası
Gabakaldan Hayıtbükü

Palamutbükü'nden kalkan bir tekne turuna katıldık birgün. Önce Knidos'a gittik tekneyle. Antik kenti dolaştıktan sonra da hava koşullarının ve etrafa yaydığı kokularla bizi bir ara korkudan motorun el verdiği ölçüde koylarda yüzme molası vererek Palamutbüküne geldik. Şener Şen'e çok benzettiğimiz kaptanımız Vural Bey ve şu an ismini hatırlayamadığım ama aynı zamanda İskandil Apart'ında işletmecisi olan biyolog kaptanımız ile keyifli bir gün geçirdik.
Sol taraf Akdenizi sağ taraf Ege
Knidos
Knidos
Knidos Knidos
Gıyrap / Kıyrap Koyu
Gayrıp
Knidos, 2-3 fotoğraf ve cümleyle anlatılabilecek bir yer değil.Knidos'u anlatan ayrı bir yazı hazırlamak gerekli. Öyle bir yer düşleyin ki, yüzyıllar önce dünyanın her yerinden insanlar Aphrodite heykelini gelmek için buraya gelmiş olsun ve bu yer aynı anda hem akdeniz, hem de ege manzarasına hakim olsun..
Datça'ya gidip de Eski Datça'ya uğramadan olur mu? İnsan buranın havasını solumadan, begonvillerle süslü taş evleri görmeden nasıl etkileyici bir yer olduğunu anlayamıyor. İşte fotoğraf makinemize takılan birkaç fotoğraf:
Can Yücel Eski Datça Ev
Datça El Sanatları Üst tarafta fotoğraf görünen teyzenin adı Kezban.Önünde dinlendiği el sanatları atölyesinde, sanatçıların kendi tasarımları olan çok güzel gümüş takılar vardı Bademli köfte Sağda görünen, Eski Datça'nın girişindeki soldaki sevimli bir kafede yediğimiz bademli köfte.
Sarımsaklı, baharatlı lezzetli bir köfteydi. Köfteyle beraber söylediğimiz kabak çiçeği kızartmaları sipariş verildiğinde hazırlanması gerektiği yemek için yemeklerin hazırlanması uzun sürmüştü. Yemekler geldiğinde keyfini süremeden hızla yedik, bitirdik.
Eski Datça çıkışı gördüğümüz Knidos 1 km tabelasını takip ederek bir antik kent aradık. Ancak tabelanın gösterdiği yolda çalışma vardı ve etrafta başka tabela da olmadığı için Knidos'a giden yolu bulmamız biraz zor oldu. Yolu bulduktan sonra da kenti önünden 2. geçişimizde farkebildik. Kazı çalışmaları devam eden, henüz görmeye dair birşey bulamadığımız kente uzaktan göz gezdirip, arabalardan bile inmeden geri döndük..
Palamutbükü'ne gitmişken uğramayı çok istediğimiz ama herkesin yollar bozuk, normal arabayla gidemezsiniz dediği için gidemediğimiz Knidia kaldı. Ancak çevredekiler orayı Knidia olarak değil, Ali'nin çiftliği olarak biliyor. Kendisi o sıralar çiftlikte olmadığı için tanışma fırsatımız olmadı ama sorduğumuz herkes o kadar güzel anlattı ki kendisini ve çiftlikte yaptıklarını, tanışamadan döndüğümüz için üzüldük. Daha yüksek bir araba alabildiğimiz zaman gideriz belki çiftliğine.
Bukelemun
Dönüş yolunda Bördübet'e Amazon Club'a uğramak istiyor ve önümüzdeki sene için tatil seçeneklerim arasına koyup koyamayacağımı merak ediyordum. Arkadaşlarla beraber biraz erken yola çıkıp, öğle yemeğini orada yemeğe karar verdik. Marmaris'e yaklaşık 20 km kala sola bir dönüş var, amozon ve golden key - bördübet e giden.. Golden Key'e kadar ormanlık, dar ve virajlı bir yoldan gidiyorsunuz. O kadar doğal ki, arabanın önüne bir bukalemun çıktı. Neyseki farkettik de, üzerinden geçmedik. Sol tarafta arabanın önünü kesen bukalemunu görebilirsiniz.
Golden Key'i geçtikten sonra yol çok bozuldu. 1 kez arabanın altını yere vurduk ve soğuk terler dökerek amazona ulaştık..Gelmeden önce çok güzel orman ve deniz manzaraları ile karşılaştık. Ama mekana ulaştığımızda biraz hayal kırıklığına uğradık..Etrafta dolaşan tavuklar, güzel bir bahçesi vardı ama denize düşündüğümüzden daha uzak çıktı. Internet duyduğumuz kadarıyla süper zeytinyağlılar ve balıklar yoktu. Karavana da nohut,pilav,ızgara çeşitleri ve salata vardı. Ancak yemekler lezzetliydi. En kötüsü de tuvalatlerdi. Üstten ve alttan boşlukları olan, kovboy filmlerine özenilmiş de yapılmış tuvalet kapıları vardı. Çeşmelerin çoğu çalışmıyordu ve pisti. Bu kadar doğal ortamın bize göre olmadına karar verdik, yemekten sonra çok dikkatli ve yavaş Marmaris yoluna çıktık. Bördübet
Bördübet

Eğer buralara kadar gelmişken, doğal bal, badem, zeytinyağı almak isterseniz Palamutbüküne birkaç km mesafedeki Sındı köyü tarım kredi kooparatifi doğru adres olabilir. Çiçek balı, kekik balı çok lezzetli.. Bal, badem ve keçi boynuzundan harika şekerlemeler yapıyorlar. Keten ipliklerden güzel sepetler ve ambalajlar örüyorlar. Çok güzel bir birliktelik ve dayanışma sergiliyorlar. Köyün halık çok sıcak kanlı ve yardımsever.
Köy hakkında:

  • http://www.ngbb.gen.tr/bagbahce/files/uploads/Bagbahce_18-5.pdf

  • http://nihatakkaraca.blogspot.com/2008/03/snd-kynde-organik-tarm-ve-pazarlama.html


  • Kapariyi ilk kez dalında gördük. Küçükken toplanmaya kapariler büyüyüp böyle güzel çiçek açıyorlarmış. Kooperatifin önünde yetişen kapari :
    Kapari.

    Kısacası 10 günlük Palamutbükü molasındaki tecrüblerimizle,
    Nerede Kalınır?
    1. Aylin'in Ahşap Evleri : Apartlar denize uzak ama ahşap evlerin hem yeri çok güzel, hem de evler muhteşem.
    2. Kumburnu: Plajı güzel. Odalar biraz küçük ama sevimli.
    3. Bük Apart/Pansiyon: Biz pansiyon kısmına baktık. Pansiyonun odalarında bile mutfak ve küçük bir buzdolabı var.
    İşletmecisini çok sevdiğimiz ama gezme fırsatımız olmadığı için yorum yapamadığım İskandil Apart ve birkaç farklı kişiden kalanların çok memnun kaldığına dair bilgi aldığımız Ada Apart da var.
    Ne Yapılır?
    • Yüzülür
    • Güneşlenelir
    • Dinlenilir
    • Lezzetli yemekler yenilir
    Ne Yenir?

  • Deniz Balığı (Yanında rakı ile canınızın istediği herhangi bir yerde)

  • Kabak Çiçeği dolması (Kıvanç veya Nostalgy)

  • Bademli kabak (Tuna veya Kıvanç)

  • Kumburnu'nda salata (özellikle Ege salata. İçine ne koyuyorlar da bir salatayı bu kadar lezzetli yapabiliyorlar bilemiyorum)

  • Tavuk şiş (Kesinlikle Tuna)

  • Kalamar, Ahtapot (Kalamar tava için özellikle Kıvanç,Badem,Tuna)

  • Patates kızartması + bira

  • Damat tatlısı, şeftali tatlısı, tahinli tatlı

  • Pide (Aylin'in ahşap evleri)

  • Deniz börülcesi (Badem)

  • Taze Badem (Sahilde badem satan çocuklardan)


  • Nerede Ne Yenmez?

  • Gabaklar'da Kabak Çiçeği dolması (Bir daha tadına bakmak istemeyebilirsiniz)

  • Kıvanç'da tavuk şiş ve köfte


  • Nerelere Gidilir?

  • Knidos

  • Eski Datça

  • Çevredeki bükler
  • 0 yorum:

    Yorum Gönder