Kalabalık ve gürültülü ortamlarla hiç barışamamış, deniz kenarında oturup, püfür püfür esen deniz rüzgarını dinlerken birasını yudumlama hayalleri kuran eşim de çok sevdi bu fikri.
Uzun süren araştırmalar sonrasında Datça-Palamutbükü'ne gitmeye karar verdik
İzmir molalı bir yolculuk sonrası Palamutbüküne ulaştık. Bizi pırıl pırıl, tertermiz, berrak bir deniz , rengarenk taşlarla dolu bir sahili bekliyordu.
Sahil boyunca restaurantların masaları sıralanmış. Aradan toprak bir yol geçiyor. Yolun karşısında restaurantların mutfakları var. Buradaki restaurantların büyük bir çoğunluğu aynı zamanda pansiyon olarak da hizmet veriyor. Neyseki henüz büyük otel kurulup, buranın sıcak ve içten ortamını öldürmemiş. Sahil yolu maalesef çok kötü. Duyduğumuza göre birkaç yıl önce belediye, parke taş döşemek için asfaltı kaldırmış ve o şekilde bırakmış. Sürekli toz toprak ve ayağınıza takılıp, size düşürmeye hazır bekleyen koca taşlar var. Restuarant sahipleri toz kalkmasın diye kendi bölgelerindeki yolu sürekli ıslatıyorlar.
Kıvanç Restaurant'da akşam | Tuna Restaurant'da mehtap | Kıvanç Restaurant'da mehtap |
Sessizlik, sakinlik arıyoruz ya, kaldığımız yer denizin dibinde olmasın, geceleri gürültüden uyuyamayız diye düşündük ve denize 3-4 dakikalık yürüme mesafesinde olan Palmiye Otel'e karar verdik. Ancak gidince gördük ki, Palamutbükünde gürültüye neden olacak hiç bir yer yok. Sadece Kumburnu'nda akşamları canlı müzik yapıyorlar, o da çok geç saatlere kalmadan bitiyor Biz de içleri geçmiş gençler olarak geceleri Kumburnu'ndan uzak durduk :) Birkaç öğlen yemeğinde muhteşem salatalarının tadına bakmayı ihmal etmedik tabii ki. Çalışanların sıcak ve nazik davranışları da yemeklerin keyfini arttırdı. Boş olan bir odayı da görme fırsatı da bulduk. 2 kişilik, minicik, sevimli bir odaydı ve büyüleyici bir deniz manzarası vardı.Kaldığımız otelle denizin arasındaki mesafe, yolun kötü olmasından da uzun gelmiş olabilir bize.
Bükün en güzel kıyısı Tuna Restaurant, Aylin'in Ahşap Evleri ve Kumburnu tarafında. Diğer taraf limana yakın olduğundan deniz keyfi için Tuna Restaurant'ın plajını seçtik. Buradaki tek eksiklik tüm şemsiyelerin hasırdan yapılmış olmasıydı. Hasırların arasından sızan güneşte farklı tonlarda bronzlaşmamak için şemsiyelerin altında pek durmadık.Güneşten ve sıcaktan bunaldığımızda masalara koşup, soğuk birşeyler içerek ferahladık. Akşam yemeklerinin çoğunu da Tuna Restaurant'da yedik.. Sağolsunlar Şeref Bey ve ekibi rahat etmemiz için ellerinden geleni yaptılar. Denediğimiz tüm restaurantların olduğu gibi Tuna'nın balıkları da çok güzel ama but ile yaptıkları tavuk şiş muhteşem. Patates kızartması yasak yemek olmasından mıdır, Datça'nın havasından suyundan mıdır bilemedik ama ayrı bir lezzetliydi. Bira - patates kaçamağı yapmadan edemedik. Tahin helvasını eriterek yaptıkları tatlı biraz yoğun ancak balıktan sonra ekmeği bandırarak yemesi çok keyifli. Dondurma ile servis yaptıkları şeftali tatlısı ise muhteşem.. Bir de Büyük dilimlenmiş bademli ev baklavasına benzeyen Datça'nın meşhur damat tatlısı var tabii ki. Birkaç kez sabah deniz keyfinden sonra otelin sıradan kahvaltısı yerine Tuna'da serpme kahvaltı keyfi yaptık. Getirdikleri bal ve zeytin çok lezzetliydi. Menemeni de süper yapıyorlar.
Tüm restaurantlar müşterilere, müşteriden çok misafir gibi davranıyorlar. Palamutbükünün fazlaca müdavimi var ve müşteriden çok ahbap olmuşlar restaurant çalışanları ile. Çalışanlar çok ilgili, sıcak kanlı ve hoş sohbet. Size şımartmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Mutfaklar pırıl pırıl. Sadece İstanbul'da alışkın olduğumuz hız yok. Özellikle ızgaralar yavaş oluyor.
Günde 2 öğün kabak çiçeği dolması yedik. Hiçbiri annem kadar güzel yapamasa da, en güzel çiçek dolmasını Kıvanç Restaurant ve Nostalgy restaurant'da Meral hanım'dan yedik. Meral hanım'ın kendi elleriyle sardığı zeytinyağlı yaprak sarma ve sebze yemekleri de çok lezzetliydi.
Deniz börülcesi pişirmeyi henüz öğrenememiş palamutbükü aşçıları. Pişirmeden önce yeterince tuzunu mu arıtmıyorlar, pişirirken tuz mu koyuyorlar bilmiyorum ama genelde tuzlu yapıyorlar. En lezzetli deniz börülcesini Badem'de yedik. Badem'i denediğimiz akşam, ne yesem diye bakınırken bir deniz levreki gördüm ama çok büyüktü. Eşimi balık yeme konusunda ikna etmeye çalışıyordum. Eşim de canım kılçık ayıklamak istemiyor, ben başka birşey yiyeceğim dedi. Bunu duyan şeflerden biri, kılçıkları ayıklamayı teklif etti ve levreği ızgarada pişirip, gerçekten de kılçıklarını ayıklayıp servis yaptı.. Hayatımda yediğimiz en lezzetli balıklardan biriydi..
Hayıtbükü | Palamutbükü'ne geldikten sonra birkaç gün hiç bir yere kıpırdamadık Dinlenip, yeterince enerji topladığımız ve paramızın da bitmeye yüz tuttuğu bir gün para çekmek için Datça'ya gittik. Datça'dan dönerken Mesudiye sapağından girip, Hayıtbükü'ne uğradık. Hayıtbükü'nü daha büyük bir yer olarak hayal etmişim sanırım, Palamutbükü ile karşılaştırılınca minik kalan koy, kısacık bir sahil şeridi ile karşılaşınca şaşırdım. Sahilde biraz dolaşıp, hemen yanındaki Ovabükü'ne gittik. Ovabükünün sahili Hayıtbükü'ne göre daha büyük ve çok sakindi. Rüzgarlı bir güne denk geldiğimiz için deniz dalgalı ve bulanıktı. Bol ağaçlı bir bahçesi olan Gülcan Pansiyon da dondurma molası verdikten sonra dönüş yoluna geçtik.. Dönüşte nereye gittiğine dair bir işaret olmayan bir yol gördük ve merakımıza yenilerek yola girdik. İleride elle yazılmış "P.Bükü" tabelası gördük. Ovabükü-Palamutbükü arasında bir sahil yolu varmış ve biz tesadüfen bu yola girmişiz. |
Ovabükü |
Gabaklar pansiyon ve Kızılbük ahşap evlerinin ortak kullandığı bir plajmış.. Ağaçların altına arabayı bırakıp, ahşap müstail evlere iç geçirerek baktıktan sonra, çok hoş bir restaurant ve yeşilliklerden oluşmuş bir koridorun içinden geçerek sahile ulaştık.. Kum bir plajı, plastikten yapılmış ve üzerinde yürüdükçe hareket eden bir iskelesi bir koydu burası. Çardak şeklinde yapılmış gölgeliklerin altına konulmuş şezlonglara kurulduk hemen. Bir süre sonra nedense kendimizi Lost dizindeki Ada'da hissetmeye başladık.. Hayıtbükü ile Ovabükünü ayıran, denize uzanmış dağı, Lost'daki adanın karşısındaki küçük adaya benzettik. Etrafta bolca yeşillik ve palmiye olması, tüm koyun sadece buraya ait olması gibi etkenler de bu hissiyatımız arttırdı.. Denizin içinden yüzerek çıkacak Sawyer'ı bekledik bir süre. Gelmeyince Jack ve Kate ile beraber adanın diğer tarafına gittiğini düşünüp beklemekten vazgeçtik.. Gabaklar'da denize giren kadar herşey çok güzeldi. Denizin dibi çok büyük, koyu renkli kayalarla doluydu. Bu kayalar denizin rengini olduğundan da koyu gösteriyordu.. Fazla akıntı olmamasından herhalde deniz suyu sıcaklığı yüksekti. Dönüşte karanlığa kalmamak için, akşam yemeğine biraz erkence başladık.. Yemek sırasında bize eşlik eden arı ordusu da yemek süresi oldukça azalttı. Çözüm olarak fincanda türk kahvesi yakıp, duman yapıyorlar ama duman arılardan çok bizi kaçırdı. Ayrıca başka bir masaya koyduğumuz balık artıkları, arıları bir süre bizden uzaklaştırmaya yetti. Bir blogda okumuştum Gabaklar'da çiçek dolması çok güzel oluyor diye ama ustanın kötü bir gününe mi denk geldik bilmiyorum, yediğimiz en kötü çiçek dolması buradaydı. O akşam çok fazla hava kararmadan lost adasından çıktık ve palamutbüküne, sevgili Tuna restaurantımıza geldik. Dolunay'da sahilde oturup meyve-rakı partisi yaptık ve geceyi mehtapda yüzerek tamamladık.
Gabaklar Plaj | Gabaklar Plaj-Restaurant Yolu |
Gabaklar - Hayıtbükü manzarası |
Palamutbükü'nden kalkan bir tekne turuna katıldık birgün. Önce Knidos'a gittik tekneyle. Antik kenti dolaştıktan sonra da hava koşullarının ve etrafa yaydığı kokularla bizi bir ara korkudan motorun el verdiği ölçüde koylarda yüzme molası vererek Palamutbüküne geldik. Şener Şen'e çok benzettiğimiz kaptanımız Vural Bey ve şu an ismini hatırlayamadığım ama aynı zamanda İskandil Apart'ında işletmecisi olan biyolog kaptanımız ile keyifli bir gün geçirdik.
Sol taraf Akdenizi sağ taraf Ege | |
Gıyrap / Kıyrap Koyu |
Datça'ya gidip de Eski Datça'ya uğramadan olur mu? İnsan buranın havasını solumadan, begonvillerle süslü taş evleri görmeden nasıl etkileyici bir yer olduğunu anlayamıyor. İşte fotoğraf makinemize takılan birkaç fotoğraf:
Palamutbükü'ne gitmişken uğramayı çok istediğimiz ama herkesin yollar bozuk, normal arabayla gidemezsiniz dediği için gidemediğimiz Knidia kaldı. Ancak çevredekiler orayı Knidia olarak değil, Ali'nin çiftliği olarak biliyor. Kendisi o sıralar çiftlikte olmadığı için tanışma fırsatımız olmadı ama sorduğumuz herkes o kadar güzel anlattı ki kendisini ve çiftlikte yaptıklarını, tanışamadan döndüğümüz için üzüldük. Daha yüksek bir araba alabildiğimiz zaman gideriz belki çiftliğine.
Dönüş yolunda Bördübet'e Amazon Club'a uğramak istiyor ve önümüzdeki sene için tatil seçeneklerim arasına koyup koyamayacağımı merak ediyordum. Arkadaşlarla beraber biraz erken yola çıkıp, öğle yemeğini orada yemeğe karar verdik. Marmaris'e yaklaşık 20 km kala sola bir dönüş var, amozon ve golden key - bördübet e giden.. Golden Key'e kadar ormanlık, dar ve virajlı bir yoldan gidiyorsunuz. O kadar doğal ki, arabanın önüne bir bukalemun çıktı. Neyseki farkettik de, üzerinden geçmedik. Sol tarafta arabanın önünü kesen bukalemunu görebilirsiniz. |
Eğer buralara kadar gelmişken, doğal bal, badem, zeytinyağı almak isterseniz Palamutbüküne birkaç km mesafedeki Sındı köyü tarım kredi kooparatifi doğru adres olabilir. Çiçek balı, kekik balı çok lezzetli.. Bal, badem ve keçi boynuzundan harika şekerlemeler yapıyorlar. Keten ipliklerden güzel sepetler ve ambalajlar örüyorlar. Çok güzel bir birliktelik ve dayanışma sergiliyorlar. Köyün halık çok sıcak kanlı ve yardımsever.
Köy hakkında:
Kapariyi ilk kez dalında gördük. Küçükken toplanmaya kapariler büyüyüp böyle güzel çiçek açıyorlarmış. Kooperatifin önünde yetişen kapari :
.
Kısacası 10 günlük Palamutbükü molasındaki tecrüblerimizle,
Nerede Kalınır?
- Aylin'in Ahşap Evleri : Apartlar denize uzak ama ahşap evlerin hem yeri çok güzel, hem de evler muhteşem.
- Kumburnu: Plajı güzel. Odalar biraz küçük ama sevimli.
- Bük Apart/Pansiyon: Biz pansiyon kısmına baktık. Pansiyonun odalarında bile mutfak ve küçük bir buzdolabı var.
Ne Yapılır?
- Yüzülür
- Güneşlenelir
- Dinlenilir
- Lezzetli yemekler yenilir
Nerede Ne Yenmez?
Nerelere Gidilir?
0 yorum:
Yorum Gönder